Ergayn Inguzents (Büyük Ceviz Ağaçları) Manastırı, kuzeyinde Khozan [Hozat], güneyinde ise Tsağman’ın [Sağman] bulunduğu, daha güneyde Doğu Fırat’a ya da Aradzani’ye [Murat Suyu] karışan Khozan Çayı’nın sol tarafındaki Erganınguzik ya da Ergan [Ergen, Geçimli] köyünde, 39° 01' Kuzey enlemi, 39° 15' Doğu boylamında yer alır.
Surp Garabed’e ve Meryem Ana’ya (Surp Asdvadzadzin) ithaf edilmiş olan bu manastır, 975 yılında kurulmuştur. Bilgimiz dahilinde olan tek kurucusu, o dönemde, bugünün Kharpert [Harput] Ovası’nı ve etrafındaki toprakları kapsayan Hantzit Prensliği’nin başında bulunan muhtemelen Mamigonyan hanedanına mensup olan Prens Büyük Mıkhitar’dır. Ancak bu girişimin esas aktörü, muhtemelen, Ermeni Bizans İmparatoru I. Tzimiskes (Hovhannes Çımışgik, 969-976) veya onun maiyetinden sivil ya da asker bir yetkilidir. Çımışgik’in memleketi olan, yakın mesafedeki Hierapolis şehrinin bugünkü adı Çımışgadzak da [Çemişgezek], aradaki bu bağlantıyı çağrıştırmaktadır. Ayrıca, bir vakayinamede, Çımışgik’in, genç eş-imparatorlar II. Vasil ve VIII. Konstantin’i entrikalardan uzak tutmak üzere yolladığı yerin Hantzit Kalesi olduğu belirtilir. 1307 yılında kraliyet şehri Sis’te [Kozan] toplanan ruhaniler meclisinde adları geçen Çımışgadzak ya da –civardaki bir başka kent olan– Medzgerd [Mazgirt] episkoposlarından herhangi birinin bu manastırın başrahibi olup olmadığı belirsizdir ancak manastırın, 16. yüzyılda gelişmiş bir skriptoryum olduğu bilinmektedir. Ünlü Krikor Dzerents’in (bkz. no. 23) öğrencisi olan Başrahip Pağeşli Arakel, 1435’ten kısa bir süre önce, aynı dönemde Erganınguzik’teki Surp Harutyun Kilisesi’nin inşaatının masraflarını da karşılayan Baron Arevşah’ın alicenaplığı sayesinde, manastır kilisesini yeniletmiştir. Manastırın adı, 1508 ile 1608 arasında, yine, özellikle Episkopos Hovhannes’in başrahipliği döneminde (1582-1603), elyazmalarının üretildiği ve muhafaza edildiği bir yer olarak geçer. Bu dönemin ardından gerilemeye başlayan manastırın arazileri, 19. yüzyılda gaspedilmeye başlar. 1870’li yıllarda, kilisenin pek çok kısmı takviyeye ihtiyaç duyuyordu.
Ergan Inguzents ya da Surp Garabed Manastırı, esas olarak, basamaklı bir zemin üzerine inşa edilmiş, üç sahınlı, yaklaşık 22 x 17 metre ölçülerinde, büyük bir bazilika olan Surp Asdvadzadzin Kilisesi’nden oluşmaktadır. Birinci Dünya Savaşı’ndan beri metruk durumdadır ve Ergan Surp Harutyun Kilisesi gibi, taş kaynağı olarak kullanılmıştır. 1980’li yıllarda, güney cephesinin yarısından fazlası, batı tarafının üçte ikisi, çatısı ve ayakları yok olmuştur. Yapıdan geriye kalanların durumu, o dönemden günümüze, daha da kötüye gitmiştir. Doğu kısmında, orta apsisin arka tarafında geniş bir oyuk vardır; çatlakların tepeye kadar uzandığı bu duvar her an çökebilecek durumdadır. Kilisenin hâlâ görünür durumda olan kalıntıları, orta sahını beşikçatıyla, iki tarafındaki daha alçak yan sahınları ise dar birer eğik yüzeyle örtülü bir yapı olduğuna işaret etmektedir. Orta apsisin iki yanında birer apsidiyol, bunlardan birinin üstünde bir oda yer alır. Orta apsisin ana kemerini yapının batı cephesine bağlayan, beşerli iki sıra halinde toplam on adet ayak vardır. İç duvarlar oyularak, üstlerinde kemerler bulunan nişler oluşturulmuştur. Yapının iç kısmında ve dışında bir dizi gömme sütun bulunur. Biri batı, biri kuzey, biri de güney cephesinde olmak üzere üç büyük kapısı olan kilise, bugüne dek muhafaza edilmiş kısımlarında hâlâ duran, şaşırtıcı güzellikte oyma işi süslemelerle beğeni toplardı. Tiplojik özellikleri itibariyle, aynı dönemde Ermenistan ile Gürcistan arasındaki sınır bölgelerinde inşa edilmiş olan bazilikalara benzer. Manastır binaları ve Surp Harutyun Kilisesi’nden geriye hiçbir şey kalmamıştır.
Érévanian, 1956, 218. Oskian, 1962, 121-127. Thierry, 1986-1987, 381-417.